Ders çalışmayı sevmeyen bir çocuğun anne-babası nasıl bir tutum sergilemeli?Ders çalışma birçok çocuğa sevdirilememiştir ancak ders çalışmanın bir sorumluluk olduğunun bilincinde olmaları için ders çalışma düzeninin oturtulması önemlidir.
İlk olarak çocuğun ders çalışması için değişmeyecek bir rutin oluşturulmalıdır. Böylece çocuk ne zaman ders çalışması gerektiğinin farkında olur. Çocuk ders çalışma zamanı için, bir şeyler atıştırıp hemen derse koyulmayı mı yoksa okuldan gelince yarım saat dinlendikten sonra ders çalışmayı tercih ettiği konuşulabilir. Çocuk ile ortak karar verildikten sonra istisnalar dışında bu düzen bozulmamalıdır. Çocuğa empati ile yaklaşılması gerekir. Çocuk okuldan geldiği anda ‘Hemen derse oturuyorsun.’ gibi ifadelerden kaçınılmalıdır. Çocuğa, günün nasıl geçtiği sorulabilir veya farklı konularda sohbet edilebilir. Ebeveynlerinden ders çalışmanın gerekliliği konusunda çok fazla uyarı alan çocuklar ders çalışmaya dirençli olabildikleri unutulmamalıdır.
Çocuğun ders çalışabilmesi için olabildiğince dış uyaranlardan( televizyon, telefon konuşmaları, kardeşi vb.) uzak bir alan seçilmelidir. Ders çalışma süreleri çocuğun gelişimine uygun şekilde kısa molalar ile bölündüğünde daha faydalı olacaktır. Örneğin, 1. Sınıf çocukları en fazla dikkatlerini 15-20 dakika sürdürebildikleri için her 20dakikada bir 5 dakika mola verilebilir.
Çocuğun çalışma programını, çocuk ile birlikte büyük ve renkli bir takvime işaretlemek yine onu ders çalışma konusunda teşvik edebilir. Dersler bölündüğünde daha az çalışması gerektiğini fark ettiğinde rahatlayabilir, bu durum ile daha rahat baş edebilir.
Çocuklar özellikle anlamadıkları veya başarılı olamayacakları düşündükleri konularda ders çalışmaktankaçınırlar. Bu nedenle çocuğun özellikle hangi konuları sevemediğine dikkat edip, o konularda destek sunulması ders çalışmaya onu motive edebilir. Çocuğun ders çalışmayı sevmemesi konusu mutlaka öğretmeni ile görüşülmeli ve ortak bir tutum içerisinde olunmalıdır.
Çocuklarını kitap okumaya teşvik etmeye çalışan anne-babalar bunu nasıl sağlayabilir? Öncelikle ebeveynler ev içinde kitapların ulaşılabilir yerde olmasına özen göstermeli aynı zamanda çocuğun kendine ait kitaplarını saklaması için bir kutu, raf veya dolap olması kitap okuma için teşvik edici olacaktır. Çocuğun istediğinde kitaplarını eline alabilmesi ve onları incelemesi, okumayı sevmesi ve kitap okuma alışkanlığı açısından önemlidir. Çocuğun kitap okumaya teşvik edilmesi için onun ilgi alanına uygun olan kitapları, hatta üzerinde okuyabileceği yazıların olduğu herhangi bir materyal tercih edebilir ( broşür, çizgi roman, dergi vb.). Çocuğun okumayı sevmesi için illa ki sadece kitap okuması gerekmez. İlgisi yönünde arabalar hakkındaki bir dergiyi okumaya çalışması, onu motive etmeye yeterli olacaktır. Çocuktan kitabından belli bir sayfa sayısını okumasını istemek yerine sınırlı bir süre belirlemek daha olumlu bir yaklaşım olacaktır. Çünkü her çocuğun okuma hızı farklıdır, eğer çocuk akranlarına göre daha yavaş okuyorsa veya okuduğu kitap daha yoğun bir içeriğe sahip ise sayfa sayısı belirlemek onu bunaltabilir. Kitap seçiminde ise ebeveyn iki kitap seçiyor ise üçüncü kitabın çocuğun seçmesine olanak tanınması çocuğun ilgi alanına yönelik bir kitap seçmesine fırsat verir ve çocuk seçtiği kitabı okumak konusunda büyük bir heyecan duyabilir.
Ödev Konusunda Anne Babaya Öneriler
Bunun birlikte çocuklar ebeveynlerini model alarak gelişimlerine devam ederler, ebeveynlerin ne kadar çok kitap okudukları çocuk tarafından da gözlenir. Bu sebeple anne-babalar çocukları ile kitap okuma saatleri düzenleyebilir, kitap okuma ardından sohbet ederek çocukları ile kaliteli zaman geçirebilirler.
Çocuğu ödülle ders çalışmaya teşvik etmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ödül, çocuğun istenen davranışının pekiştirilmesi için olumlu geri bildirim verilmesidir. Ödül, maddi veya manevi şekilde verilebilir. Çocuğun hayat boyu sürdürmesi istenilen bir davranış/sorumluluk için maddi ödüller kullanılmamalıdır. Bunun yerine çocuğun yeni bir alışkanlık kazanması için ebeveynlerinden teşvik edici sözler ve övgü duyması yeterli bir ödül olacaktır.
Ders çalışma için, çocuğa özellikle ebeveynlerinin onayını içeren cesaretlendirici sözler tercih edilmelidir. Ebeveynler bu noktada ödül veya ceza olarak çocukların kişiliklerine yönelik ifadelerde bulunmak yerine o anki davranışa veya işe yönelik ifadelerde bulunmaya özen göstermelidir. Eğer maddi değeri olan bir ödül verilecek ise, bu nesnenin maddi değerinin gerçekten çok az (1 adet kalem veya silgi gibi )olmasına dikkat etmek gerekir. Çünkü çocuğa gereğinden büyük ve fazla ödül vermek faydan çok zarara neden olur. Çocuk ödülün değerini anlamaz ve teşvik edilen davranışı sadece ödül için geçici bir süre yapar.
Çocuğun odağı ders çalışma sorumluğunu öğrenmesi olmalıdır, ödüle odaklanılır ise bu sorumluluk kalıcı olmaz.
Çocuğun ödeve adaptasyonu konusunda önerebileceğiniz başlıca yöntemler neler?
Öncelikle çocuğun her gün belli bir saat aralığında ‘ödev saati’ olmalıdır. Çocuğun ödevine başlamadan ihtiyaçlarını karşılaması ödevini bölünmeden yapabilmesine yardımcı olacaktır. Çocuğun ödevini yapacağı ortamın dikkat dağıtıcılardan arınmış olduğuna özen gösterilmelidir. Çocuğun cep telefona bakarken, tablet veya televizyondan bir şey izlerken ödev yapmasına izin verilmemelidir. Bu tür teknolojik aletler ile çalışan çocukların çalışma kalitelerinde düşüş olduğu gibi odaklanma sorunları da ortaya çıkmaktadır. Ödev için gerekli tüm materyallerin erişilebilir olması ama çalışma masasında fazla materyal olmaması dikkat ve odaklanma becerisi için etkili olacaktır. Çocuğun odaklanma süresine uygun bir düzende kısa molalar vermek önemlidir. Böylece çocuğun ödevin ikinci kısmına uyumu daha etkili ve hızlı olacaktır. Tüm bu önerilere rağmen ödevine uyum sağlayamayan, isteksiz olan çocukların mutlaka bir uzman tarafından dikkat ve öğrenme becerileri değerlendirilmelidir.
Okula gitmek istemeyen bir çocuğa okul nasıl sevdirilebilir? Okula gitmek istememe farklı yaş gruplarında farklı anlamlara gelebiliyor. Örneğin; bir ergen okula gitmek istemediğinde bu akran zorbalığına maruz kaldığına işaret edebilirken, okul öncesi eğitime devam eden çocuk annesinden ayrılma kaygısı yaşadığı için okula gitmek istemeyebilir. Öncelikle çocuğun neden okula gitmek istemediğinin cevabı iyice araştırılmalı ve okul psikologları ile görüşülmelidir. Okula gitmek istememe sebebine yönelik uygun bir strateji belirlemek en sağlıklısı olacaktır. Çocuk akran zorbalığına maruz kalıyor ise zorbalık ile baş etmek için ona uygun stratejiler öğretmek, duygularını ifade edebilmesine olanak tanımak etkili olacaktır. Ayrılık kaygısı yaşayan bir çocuk için ise okula aşamalı olarak alıştırmak, anne –çocuk ilişkisini güvenli hale getirmek gerekebilir.
Henüz yeni okula başlayacak çocukların, okula uyum sürecinin sağlıklı olabilmesi için mutlaka okul ortamının, öğretmenin, arkadaşlarının nasıl olacağını, okulda ne kadar süre kalacağını, okul çıkışında kimin onu alacağını anlatmak önemlidir. Böylece çocuk belirsizlik nedeniyle daha fazla kaygılanmayacaktır. Okulun ilk gününü konu alana hikaye kitaplarından faydalanmak çok etkili olabiliyor. Çocuk okulun ilk gününde heyecanlanıp, kaygılandığında ise ‘Korkacak bir şey yok’ gibi ifadelerden kaçınarak, empatik bir yaklaşım ile duygusunun anlaşıldığının ifade edilmesi etkili olacaktır.
Ancak bazı durumlarda çocuklarda okul fobisi geliştiği gözlenmektedir. Okula karşı isteksizliğin ve kaygının yüksek olduğu bu durumlarda mutlaka çocuk psikologlarından ve pedagoglardan destek alınması gerekir.
Anne-babalar çocuğun ödevlerini yapmasında ne kadar rol almalı ya da almamalı mı?
Tek başına ödev yapabilme, çocuk için önemli bir gelişim basamağıdır. Bu süreçte tabii ki ailelerin desteği gerekir ancak gerektiğinden fazla dahil olmanın tehlikeleri vardır. Ödeve başlama, ödevin ne istediğini anlama, ödev kontrolü konularında ebeveynler düzenleyici olabilir. Daha sonra çocuğun yanından ayrılarak çocuğun ödevi ile kendisinin uğraşmasına fırsat tanımalılardır. Çocuk, ebeveynlerinden yardım istediğinde ise buna cevap vermeleri sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisi için gereklidir. Anne-babasının fazla müdahalesi olmadan ödevini yapabilen çocuğun; sorumluluk bilinci, planlama ve organizasyon becerileri, sorun çözme becerisi ve bağımsız çalışabilme becerisi gelişmiştir. Ebeveynlerin çocuğun yaşına ve gelişimine uygun olarak cesaretlendirici ve destekleyici bir tutum sergilemeleri gerekir.
Yani bir kelimeyi hecelemek veya bir matematik işlemi kontrol etmek gibi verimli bir yardım ise evet ebeveyn çocuğun ödevine yardımcı olmalıdır. Eğer çocuk kendi başına yapabileceği ve öğrenebileceği bir konuda destek istiyor ise ebeveyn bu noktada ödeve dahil olmamalıdır.
Çocuğun ödev kontrolünde her yanlış düzeltilir ise öğretmen çocuğun anlamadığı veya eksik kaldığı konuyu yakalayamaz. Bu neden ile ebeveynlerin, çocuğun okula mükemmel ödev götürmesini amaçlamamalıdırlar.
Artık çocukların cep telefonu kullanma oranı ve yaşı gittikçe düşüyor. Bu tür teknolojik aletlerçocuğun derse adaptasyonunu ne oranda etkiler, bu konu hakkında neler önerirsiniz?
Teknoloji kullanımından tamamen kaçınmak günümüzde pek de gerçekçi olmayan bir yaklaşım olacaktır. Çocukların teknolojik aletleri aşırı kullanmaları tüm gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Amerikan Pediatri Akademisi doğrultusunda 2 yaş altı çocuklarına ekran önünde geçirme zamanı olarak 0, 3-8 yaş çocuğunda ise günde en fazla 2 saat olarak önermektedir. Çocuklar ödevlerini yaparken veya ders çalışırkeninternetten faydalanmaya ihtiyaç duyabilirler. Bu ihtiyaçlarını ödev yapma veya ders çalışma sırasında karşılayacaklar ise mutlaka ebeveynlerin çocuklarının sadece dersleri konusuna odaklandıklarından emin olmaları gerekir. Çünkü dersi için gerekli bir videoya bakmak üzere tableti eline alan çocuk, bir anda yüklediği yeni oyuna biraz bakmak isteyebilir ve 1 saatini oyun oynayarak geçirebilir.
Ayrıca internette çocuklar gelişimlerine ve yaşlarına uygun olmayan bir çok içerik ve durum ile karşı karşı kalabiliyor. Bu neden ile ebeveynler mutlaka güvenli internet kullanımına dair çocuklarını bilgilendirmeli ve gerekli önemleri almalıdır.
Çocuğun tercih etmediği bir etkinlik olan ders çalışma sırasında yanında tablet, bilgisayar veya telefon varsa dikkati çok daha hızlı bir şekilde dağılacaktır ve verimli çalışamadığı için 1 saatlik çalışma 3 saate yayılabilir. Bu durumda tahmin edilebileceği gibi hem çocuğa hem de ebeveynlere sıkıntı yaşatacaktır. Aynı zamanda çocukların telefon veya tablet ile birlikte uyumamalarına da ebeveynlerin özen göstermesi gerekir. Bir yanında tablet, bilgisayar ve telefon olan çocukların 4 saat daha geç uykuya geçtikleri araştırmalar sonucunda belirlenmiştir. Yeterli ve kaliteli uyku alamayan çocukların akademik yaşantılarında da olumsuz etkiler gözlenmektedir.
İlkokul çağındaki bir çocuğa oyun için günde ortalama ne kadar zaman tanınmalı?İlkokul ile çocuğun rutini değişir, ondan beklentiler artar, yeni kişiler ile tanışır ve yeni sorumluluklar alır. Bu yenilikler heyecan verici olsa da zaman zaman çocukta strese neden olabiliyor. Her çocuk için oyun hayatidir; fiziksel, sosyal, duygusal gelişimi için şarttır. Çocuklar oyun ile yeni edindikleri bilgileri zihinlerine yerleştirir, okulda arkadaşı ile yaşadığı bir sorunu çözümler, ince vekaba motor becerilerini geliştirir. Bu nedenle okul çağı çocuklarının oyun oynamayı bırakması gerektiği düşüncesi yanlıştır. Gelişim ilerledikçe oyun biçimleri ve oyuncaklar değişse de temeldeki oyun oynama ihtiyacı hep mevcuttur. Çocuklar okullardaki kısa teneffüslerde arkadaşları ile oyun oynamaya fırsat bulsalar da bu kısa molalar yazık ki yeterli olmuyor. Okul gününde, çocuk eve geldiğinde ödeve başlamadan mutlaka yaklaşık 30dklık ara verilmesi gerekir. Böylece çocuk ödevlerine daha iyi odaklanır, dinlenir fiziksel olarak ihtiyaçlarını gidermiş olur. O günkü ödevler bitirdikten sonra yemek saatine kadar çocuğun oyun oynayabileceği 1 saat vermek etkili olacaktır. Aynı şekilde çocuğun hafta sonlarında dengeli bir şekilde hem dışarıda hem de ev içinde daha uzun saatler oyun oynamasına fırsat tanımak onun psikolojik ve fiziksel gelişimi için çok önemlidir.
Comentarios